17 Aralık 2011 Cumartesi

Beşiktaş-S.C. Braga eşleşmesi

Beşiktaş'ta ''bahtsız bedevi'' şansı olduğuna iyiden iyiye inanmaya başladım. Her ne kadar kura çekiminde eşleşilebilecek daha zor takımlar olsa da (Manchester City, Manchester United ve Valencia gibi) Portekiz temsilcisi S.C. Braga kesinlikle çantada keklik bir kura olmadı. İki takımı teraziye koyduğumuz zaman Beşiktaş daha ağır basıyor ancak Portekiz temsilcisinin geçen yılın UEFA Avrupa Ligi finalisti ve ikincisi olduğunu göz önünde bulundurursak Beşiktaş'ı hem deplasmanda hem de içerde ne kadar zor maçların beklediğini kestirmek güç olmaz.

Beşiktaş'ın bu eşleşmede bir takım avantajları olduğunu da düşünüyorum. Birincisi teknik direktör Carlos Carvalhal'ın 2006 yılında S.C. Braga'yı çalıştırmış olması nedeniyle çok iyi tanıdığı bir takım olması. İkincisi ise takım iskeletini oluşturan bir çok oyuncunun Portekizli oluşu. Dolayısıyla Beşiktaş için kesinlikle kapalı kutu bir rakip sayılmaz. Turu geçmenin anahtarı bence her iki maçta da oyun disiplininden kopmamak, mücadeleci bir futbol ortaya koymak ve hiç bir bölümde oyunun kontrolünü rakibe vermemek. Bunlar sahada uygulanabilirse eğer Kara Kartallar'ın bu eşleşmeyi geçememesi için hiç bir neden kalmaz. İlk maçın deplasmanda olacağı da düşünülürse turu geçmenin yolunun çok açık olduğunu söylemek mümkün.  Burada alınacak gollü bir beraberlik ya da en kötü ihtimalle tek farklı bir mağlubiyet sonucunda bile tur yolunun açık olacağı düşüncesindeyim. Ayrıca Portekiz deplasmanının Beşiktaş için taraftar baskısı nedeniyle çok zor geçeceğini düşünmüyorum çünkü Portekizli taraftarlar rakibi ve hakemi baskı altına alan bir taraftar profili çizmiyorlar. 

Son olarak; Beşiktaş zorlansa bile bu turu geçen ve Lazio-Atletico Madrid eşleşmesinin 3.turda karşısına çıkacak takım olacaktır.





15 Aralık 2011 Perşembe

Stoke City ile futbol yerine kedi-fare oyunu

Beşiktaş için uzun bir yolun başlangıcı olmasına rağmen UEFA Avrupa Ligi grup safhası daha güzel bir şekilde noktalanamazdı. Deplasmanda üst üste gelen Stoke City ve Dinamo Kiev mağlubiyetleri sonrasında Beşiktaş’ın gruptaki geleceği açısından çok karamsar bir tablo oluşmuştu. Buna rağmen Kara Kartallar her geçen maç performansını artırarak ve en önemlisi takım olma olgusunu kazanarak Fi-Yapı İnönü Stadında hem Dinamo Kiev hem de Stoke City’yi futbol olarak ezerek E Grubu’nu 12 puan ve +6 averajla lider bitirerek bir üst tura adını yazdırmayı başardı. Beşiktaş’a grup liderliğini getiren 6 puanın cebe konduğu maçlardaki müthiş taraftar desteğini de unutmamak gerekiyor. Özellikle Stoke City maçı öncesi tribünlerin yaptığı şov ile Beşiktaş taraftarının ne kadar büyük olduğu tüm dünyaya bir kez daha gösterildi.

Stoke City maçına gelecek olursak Beşiktaş, maça rakibine oranla daha istekli ve arzulu başladı. Bunun neticesinde de üst üste pozisyonlara girildi. Bu pozisyonlardan son vuruşlardaki beceriksizlik ve Stoke City kalecisi Asmir Begovic’in kritik kurtarışları sonucunda gol sesi çıkmadı. Beşiktaş’ın oyundaki bariz üstünlüğüne rağmen İngiliz temsilcisi tribünlerin yüreğini ağzına getiren iki önemli pozisyona girdi. Ne ilginçtir ki bu iki pozisyon da aynı ismin bana göre maçın en zayıf halkası İsmail Köybaşı’nın hatalarından geldi. İlk pozisyonda Rüştü klasına ve tecrübesine yakışır şekilde gol izni vermedi. Ancak dakikalar 29’u gösterirken yine İsmail’in çok basit bir top kaybı sonucunda pozisyona giren Ricardo Fuller, kaleyi görür görmez şut çekti ve savunmaya da çarpan top Rüştü’yü çaresiz bırakarak ağlara gidince İngiliz ekibi beklemediği bir anda öne geçti: 0-1

Yediği bu şok gole rağmen oyun disiplininden kopmayan Beşiktaş devre sonuna kadar beraberlik için bastırdı ancak arzuladığı gole bir türlü ulaşamadı. Devre arasında umutla beraber az da olsa bir karamsarlık vardı. Sonuçta bir İngiliz takımına karşı 1-0’dan maç çevirmek çok kolay bir iş değildi. 2.yarı için takımlar sahadaki yerlerini alırken Beşiktaş aslında skor aleyhine olsa da bu maçı kazanacağının sinyalini ilk yarıda kaçırma yarışına girdiği pozisyonlarla vermişti. Nitekim 2.yarıya öyle bir vites arttırarak başladı ki Kara Kartallar, karşılarındaki rakip kim olursa olsun galibiyet kaçınılmazdı. Önce rahatlıkla ‘’Maçın adamı’’ seçilebilecek Manuel Fernandes’in Hugo Almeida’ya attığı milimetrik pas ile ceza sahasına girmesinin ardından Upson tarafından yere indirilmesi sonucunda kazanılan penaltıyla hem skora denge geldi hem de rakip bir kişi eksildi. 58.dakikada penaltı atışını kullanan Fernandes, topla kaleciyi ayrı köşelere gönderdi: 1-1.  

Bu dakikadan sonra sahada sadece Beşiktaş’ın futbol resitali ve bu duruma direnmeye çalışan Stoke City vardı. Ne var ki bu direniş fazla uzun sürmedi. Sahada parmak ısırtan ve ‘’daha önceki maçlarda neredeydin’’ dedirten bir performans ortaya koyan Fernandes, bu sefer de 74.dakikada kullandığı korner atışında sahneye çıktı ve adrese teslim yaptığı ortaya Mustafa Pektemek’in güzel bir kafa vuruşu yapması kaldı: 2-1

Bu golden sonra rakibin gardını iyice düşüren Beşiktaş, oyunu rölantiye alarak ve istediği gibi yönlendirerek kalan dakikaları eritmeye başladı. Buna rağmen bir gol daha atacağının sinyallerini veriyordu Siyah-Beyazlı kramponlar. Böyle de oldu. Bu sezon fazla forma şansı bulamayan iki isim Julio Alves ve Edu’nun ortak yapımı sonucunda 3.gol geldi. 82.dakikada Julio Alves’in pasıyla buluşan Edu, öyle bir vuruş yaptı ki kaleci Begovic bu pozisyonda kelimenin tam anlamıyla çaresiz kaldı: 3-1.

Skor 3-1 olduktan sonra tüm tribünler tarihte ilk kez gelen grup liderliğini doyasıya kutlamaya başladı. Beşiktaş büyük bir iş başardı ancak daha yolun başı olduğu için final hedefine ulaşılmak isteniyorsa çok daha zorlu engellerin aşılması gerekecek.

Açıkçası hiç korkum yok. Bu sezon UEFA Avrupa Ligi grup maçlarında taraftar desteğini arkasına alarak rakiplerine sahayı dar eden Beşiktaş inanıyorum ki finale kadar gidecektir.