26 Ekim 2010 Salı

Çöküş sürüyor

Spor Toto Süper Lig

9.Hafta

Kayserispor: 1 Beşiktaş: 0

Vah, vah, vah... Milyonlarca dolar/avro yatırım yapılan takımın haline bakın. Bu hal gerçekten de içler acısı. Gerçekten de bu günlerin geleceğini geçmiş maçlara bakarak ön görmek zor değildi ancak bu kadarını beklemiyordum. Bu takım Trabzon, Manisa ve Porto maçlarında duraklama devrindeydi ama artık gerileme devrine girildi ve korkarım çok yakında da tamamen yıkılma başlayacak. 9 hafta sonunda felaket tellallığı yapmak istemiyorum ama 9 haftada alınan 4 mağlubiyetin de yenilir, yutulur tarafı yok. Eğer bu kadar yatırım bu futbol ve bu sonuçlar için yapıldıysa kulübün parası açıkça sokağa atılmış oldu.

Beşiktaş'ın hangi eksik yönünü sayacağımı bende şaşırmış durumdayım. Medya gazıyla olduğundan daha iyi bir takım gibi gösterilmeye çalışılan kadronun takkesi düşüp keli çok erken göründü. İki gerçek yıldız Quaresma ve Guti sakatlandıktan sonra kadrodaki geri kalan oyuncuların ne kadar kaliteli ve yeterli oldukları iyice anlaşıldı. Bu iki oyuncu bir an önce ilk 11'deki yerlerini alacak duruma gelmezlerse bu takımdan bu sezon bir başarı beklemek hayalden öteye gitmeyecek. Zaten, lider Bursaspor'un 10 puan gerisine düşüldüğü için bundan sonra Beşiktaş'ı çok daha zor günler bekliyor. Bir an önce seri galibiyetler alınmaya başlanmazsa da bu sezon Spor Toto Süper Lig'e daha ilk yarı tamamlanmadan havlu atılabilir.

Tüm bunların yanı sıra Ümraniye Nevzat Demir Tesisleri'nde bir kişinin yetkilerini suistimal etmesi ve kötüye kullanması durumu yaşanıyor. O kişi de Beşiktaş'ın sözde teknik direktörü Bernd Schuster. Schuster'e ilk başlarda bu takıma belli bir oyun şablonu ve mantalitesi aşılamaya çalıştığı için saygı duyuyordum ancak artık iyice belli oldu ki Schuster'in kafasındaki oyun şablonu ve mantalitesi değil 1, 10 sezon bile geçse Beşiktaş'a uygun hale gelmeyecek. Beşiktaş, kadrosundaki oyuncuların yapısı ve özellikleri dolayısıyla savunmasını çizgi halinde ilerde kuramaz, oyun merkezini rakip yarı sahada konumlandıramaz ve en önemlisi savunmayı 2. plana atıp sadece hücumu düşünen bir anlayış benimseyemez. Gerçi Beşiktaş, bu saydıklarımın hiç birini doğru dürüst yapamıyor ki. Ne bir hücum takımı ne de savunma. ''Saldım çayıra, mevlam kayıra'' düşüncesi ile sahaya çıkmış ne yaptığını bilmez adamlar yığını ve bu yığına teknik direktörlük yapsın diye milyonlarca Avro verilen vatandaş sadece pasif izleme yapıyor ve hiç bir çözüm üretmiyor. En kötüsü de üretmeye niyetli gözükmüyor. Sadece bununla da kalmıyor. Spor Toto Süper Lig ya da UEFA Avrupa Ligi fark etmiyor; hiç bir rakibin eksileri ve artılarıyla doğru dürüst analizi yapılmıyor.

Ayrıca, bu devirde hem çizgi savunma yapıp hem de saçma sapan bir ofsayt taktiği uygulamaya çalışan takım kaldı mı allah aşkına? Son dakikalarda yenilen gole bakın. Çizgi halinde kalan savunma, ofsayt taktiği uygularken takım arkadaşının ofsaytı bozduğundan habersiz olan bir savunma dörtlüsü ve Kayserisporlu genç Furkan'ın kaleci ile karşı karşıya kalıp hayatının en kolay golünü atması. Her yönüyle bir felaket. Bir büyük takımın bu kadar aptalca bir gol ile mağlup olmasını kabul edemiyorum ve Herr Schuster'e de soruyorum; ''Seni hava alanına yolcu etmek için ne zaman geleyim?''

Artık bu saçmalıklara ve senin kaprislerine dayanacak gücüm de sabrım da kalmadı. Sen git yerine bu işleri bilen biri gelsin sayın Schuster. Merak etme zaten, uzatmaları oynuyorsun artık.


1 yorum: