16 Eylül 2011 Cuma

Çekirge her zaman sıçrayamaz

Tayfur Havutçu'nun yokluğunda Beşiktaş teknik direktörlüğü görevini vekaleten sürdüren Carlos Carvalhal ve Beşiktaş'a kazandırdıkları hakkında herhangi bir yorumda bulunmadan önce Beşiktaş'ı çıplak göz ile izlemek istedim. UEFA Avrupa Ligi E Grubu ilk karşılaşmasında İsrail temsilcisi Maccabi Tel Aviv önünde de Beşiktaş'ı bu sezon ilk kez canlı izleme imkanını fazlasıyla buldum. Açıkçası alınan göz kamaştırıcı 5-1'lik galibiyete rağmen ben izlediğim futboldan çok tatmin olduğumu söyleyemeyeceğim.

Beşiktaş oyunun hiç bir bölümünde rakibine karşı tam anlamıyla bir üstünlük kuramadı ve rakibi sürekli olarak baskı altında tutamadı. Hatta oyunun bazı bölümlerinde Beşiktaş pasif kalırken, Maccabi Tel Aviv'in üstünlüğü göze çarptı. Öncelikle bunun ana nedeninin Aurelio, Fernandes, Necip, Simao ve bu maça kaptan çıkan Ricardo Quaresma'nın sahadaki varlıklarına rağmen topa sahip olma konusunda son derece beceriksiz olmaları ve üst üste seri paslarla oyunu yönlendirememeleri olduğunu düşünüyorum. Beşiktaş orta sahada topa sahip olamayıp inanılmaz basit top kayıpları yapınca topa daha fazla sahip olan İsrail temsilcisi belki de kendilerinin bile düşünmediği bir şekilde oyunu kontrol etmeye ve az da olsa bir üstünlük kurmaya başladılar. Bu dakikalarda Beşiktaş kalesinde ciddi anlamda sıkıntılar yaşadı. Ancak yıllanmış şarap gibi yıllar geçtikçe daha da iyi oynayan kaleci Rüştü'nün kaledeki varlığıyla bu dakikalar kazasız belasız atlatıldı. Maccabi Tel Aviv'in 2.yarının hemen başında (Dakika 48) gelen golü bu baskının sonucuydu ve bu dakikada artık Rüştü de teslim bayrağını çekmek zorunda kaldı. Skoru 2-1'e getiren golün ardından Beşiktaş oyuna daha fazla ciddiyetle asılmaya başladı. Bunun sonucunda da skor önce Aurelio'nun golüyle (Dakika 50) 3-1; daha sonra da Egemen Korkmaz'ın golüyle (Dakika 53) 4-1 oldu. Skor 4-1 olduktan sonra  Maccabi Tel Aviv oyun disiplininden tamamen koptu ve maçı bıraktılar. Bu dakikadan itibaren Beşiktaş maçın başından itibaren olması gerektiği şekilde oyuna ağırlığını koydu ve oyunu istediği gibi yönlendirerek top dolaştırmaya başladı. Beşiktaş'ın rölantide oynadığı bu dakikalarda 58. dakikada oyuna dahil olan Edu bir gol daha atarak skoru 5-1'e (Dakika 88) getirdi ve güzel gecenin finalini yapmış oldu.

Bu parlak galibiyete rağmen bu maçtan alınması gereken bir sürü ders olduğunu düşünüyorum. Öncelikle Beşiktaş kadrosundaki top hakimiyeti iyi olan Aurelio, Fernandes, Necip, Simao ve Quaresma gibi isimlerin vites büyüterek daha da iyi oynamaları gerekiyor. İyi oynamadan kastım pas hataları ve top kayıplarını minimuma indirerek topun Beşiktaş'ta daha fazla kalmasını sağlamaları gerekiyor. Özellikle hücuma çıkarken yapılacak top kayıpları savunmamızın hazırlıksız yakalanmasına neden olabilir. Bir diğer nokta da hücum hattındaki gerek Almeida gerekse de Edu'nun top hakimiyeti ve son vuruşları iyi olsa da çok ağır olmaları. Bire birlerde her stoper bu iki isime de bariz üstünlük kurabilir. Bu iki isimden maksimum verim almak için rakip savunmaları dengesiz ve hazırlıksız yakalayabilecek pozisyonlar yaratılmalı. Bunun yanı sıra zaman zaman forvet hattında Holosko, Mustafa Pektemek ya da Mehmet Akyüz gibi isimlere de şans verilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Bir parantez de Beşiktaş taraftarına açmak istiyorum. Genel anlamda takım destekleme açısından onlardan iyisi olduğunu düşünmüyorum. Ancak Beşiktaş taraftarının şöyle kötü bir huyu var. Maçla en alakalı olmaları gereken anlarda kendilerini eğlendirmenin ve kendi şovlarını yapmanın derdine düşüyorlar. Ancak öyle maçlar gelecek ki hakemi ve rakibi etki altına alıp rahatsız etmek sahada oynanan futboldan daha önemli bir hale gelecek. Hala yıllar önce Avrupa Şampiyonlar Ligi'nde 2-1 kazanılan Liverpool maçında büyük sükse yapmış olan ve görsel anlamda bir şov sunan tezahüratı yapmanın çok anlamsız olduğu kanısındayım. 

Sonuç olarak Beşiktaş; ilk dakikadan son dakikaya kadar çok iyi oynamadığı bir maçta vasat bir takım olan rakibini farklı yenerek moral kazandı ve taraftarının gönlünü biraz olsun almış oldu. Ancak ileride oynanacak zorluk derecesi yüksek maçlarda bu tarz bir oyunun farklı galibiyetlerin aksine farklı mağlubiyetler getireceğini düşünüyorum. Ne de olsa çekirge her zaman sıçrayamaz.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder