27 Eylül 2010 Pazartesi

Savulun bre!! Viyana'yı bu sefer almaya geliyoruz...

UEFA Avrupa Ligi 2010/2011 sezonunda nam-ı diğer Düşler Sahnesinde 2.perde Viyana'nın ünlü Ernst  Happel Stadyumunda 30 Eylül 2010 Perşembe günü saat 20:00'da açılacak. L Grubunun ilk maçında kendi evinde CSKA Sofya'ya karşı tahmin bile edemeyeceği kadar zor bir galibiyet alan Beşiktaş, bu sefer çok daha çetin ceviz bir rakiple hem de onların saha ve seyircisi önünde belki de bu grubun en zor deplasman maçını oynayacak. Kara Kartallar, deplasmandan da 3 puanla dönerek grupta Portoyla grup birinciliği için çekişmeyi sürdürmek istiyor. Bu maçtan çıkarılacak bir 3 puan sadece Porto'yu takibe devam anlamını taşımanın yanı sıra bir ölçüde Rapid Wien'ide bu grupta saf dışı bırakma anlamına gelebilir. Çünkü, Avusturya temsilcisi iki maçta 0 çekmiş olacak ve bundan sonra da bu grupta iddialı bir konuma gelmesi mümkün olmayacak. Diğer bir deyişle Beşiktaş'ın Dublin yolu gruptan çıkma yolunda atılan çok önemli bir adımla iyice açılmış olacak.

Beşiktaş'ın futbolunu değerlendirecek olursak gerek 1-1'lik Fenerbahçe gerekse de 2-1 kazanılan Antalyaspor maçlarında oynanan futbol çok tatmin edici ve eldeki kaliteli kadroya yakışacak seviyede değildi. Bu maçlarda özellikle göze çarpan ise bariz savunma hatalarının yanı sıra kaleci Hakan Arıkan'ın golle sonuçlanan hatalara imza atmasıydı. Hakan Arıkan'ın bu performansı gelecek için endişe verici bir durum oluşturuyor. Herr Schuster'in her maçta kadroda rotasyona giderek elindeki tüm oyuncuları hazır tutmak istemesi anlayışla karşılanabilir ancak Fenerbahçe maçında başına ciddi bir darbe alan Hakan Arıkan'ı daha tam hazır olmadan çok başarılı bir performans gösteren Cenk Gönen'i kesme pahasına sahaya sürmek intiharla eş değerdi. Bu hamlenin yanlışlığı da savunma ve kaleci iş birliği ile yapılan amatörce hatanın sonucunda Tita'nın imza attığı golle tüm çıplaklığıyla ortaya çıktı. Neyse ki Beşiktaş'ın biyonik adamı Fabian Ernst, kadroda olmayan Guti'nin rolünü üstlenerek nefis bir ara pasıyla Bobo'ya galibiyet golünü attırarak vatandaşı Herr Schuster'i ipten aldı. Yoksa 2 maçta kaybedilen 4 puan Alman teknik adam için hiçte iyi olmazdı.

Viyana'daki maça dönersek kadro kalitesi olarak Rapid Wien, Beşiktaş'ın çok ama çok altında bulunuyor. Ancak kadro kalitesi olarak zayıf olan takımların en büyük artısı takım oyununu benimsemeleri ve bunu da eksiksiz sahaya yansıtmaları olarak dikkat çekiyor. Beşiktaş ise her ne kadar kadro kalitesi olarak terazide ağır basan taraf olsa da henüz takım oyunundan çok bireysel yetenekli oyuncularının üstün performansı ile sonuca ulaşıyor. Bu oyuncular da iyi günlerinde değillerse Beşiktaş tutukluk yapmaya ve sahada birbirinden kopuk bir takım görüntüsü vermeye başlıyor. Rapid Wien karşısında bence öncelikli olarak yapılması gereken her ne kadar bu sezon pek tercih edilen bir anlayış olmasa da oyuna çok kontrollü başlanması. Bu maça da diğer maçlarda olduğu gibi sadece hücum düşüncesi ile başlanırsa savunma da yine büyük boşluklar verilecek ve Avusturya temsilcisi de beklemediği kadar çok kontra atak fırsatı yakalayacaktır. Beşiktaş, kontrollü anlayışla başlayıp, topa sahip olarak oyunu kontrolü altında tutarsa maçın ilerleyen bölümlerinde zaten arzuladığı gole ulaşarak istediği sonucu alacaktır.

Son olarak; tarihte kapılarına dayanmamıza rağmen almakta başarılı olamadığımız Viyana'yı bu sefer alacak ve bütün Viyana'yı Kırmızı-Beyaz ve Siyah-Beyaz renklerle boyayacağız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder