12 Eylül 2010 Pazar

Bu takıma şapka çıkarılır

Kaynak: http://www.ntvspor.net/fotogaleri
2010 Dünya Basketbol Şampiyonası

Yarı Final

TÜRKİYE: 83 Sırbistan: 82

Bir futbol blogunda basketbolun işi ne diye düşünebilirsiniz ancak 12 Dev Adam Dünya Şampiyonasında öyle bir performans sergiliyor ki, onlar hakkında bir kaç satır yazmazsam hem bu takımın emeğine hem de ortaya koydukları takım ruhuna haksızlık etmiş olurdum. Bu takım gerçekten de herkesin saygısını hak ediyor. Bunu sadece Sırbistan karşısında son dakikaya kadar mücadeleyi bırakmayıp büyük bölümünü geride götürdükleri bir maçı kazanarak ABD gibi bir dev karşısında final oynamaya hak kazandıkları için değil grup maçları da dahil olmak üzere gösterdikleri performanstan ötürü söylüyorum. Bu takım ki turnuva başlamadan önce hazırlık maçlarında gösterilen performanstan ötürü kimsenin fazla bir şey beklemediği bir takımdı. İş öyle bir noktaya gelmişti ki ''Bu takım grup maçlarında Fildişi Sahilini yenerse başarı'' diyenler bile çıkmıştı. Koç Tanjevic ise zaten eleştirilerden nasibini yeterince almıştı ancak yine de dur durak bilmeden ona eleştiriler devam ediyordu.

Ancak, unutulan bir şey vardı ki Koç Tanjevic bu milli takım için kendi sağlığını ikinci plana atıp bu takımın başarısı için görevinin başındaydı. Bugün turnuvada eğer oynadığımız oyun özellikle de yaptığımız agresif savunma ile konuşuluyorsak burada aslan payı oyuncularımızın mücadelesi kadar Koç Tanjevic'in kurt hocalığındadır. Bu turnuva da eldeki oyunculardan maksimum verim alındı ve ilk defa bir milli takımda giren-çıkan oyuncu farkı diye bir durum yaşanmadı. Çünkü, hem giren hem çıkan oyuncu herkes bu takımın başarısı için elini taşın altına koydu. Kimse sorumluluktan kaçmadı. Kötü oynadığımız zamanlar elbette oldu ama hiç bir zaman mücadeleyi bırakmadık; ne Porto Riko karşısında ne de Sırbistan. Hem de Sırbistan'da Teodosic gibi bir baş belası varken. Bu oyuncunun oynadığı her takım dünyanın en zayıf takımı bile olsa rakiplerine korku vermeye yeter de artar bile. Yırtıcı adam adama savunmasıyla takım savunmamızın en önemli unsuru olan Ömer Onan bile Teodosic karşısında çaresiz kaldı. Ömer Onan eminim bu maçta Spanoulis ya da Dragic ve Lakovic'i aramıştır. Çünkü eminim onları tutarken daha az zorlanmıştır.

Bu maç tabiki de almamız gereken bir sürü ders ile dolu ancak bu sefer zamanımız çok fazla değil. Final de karşımızda ne Slovenya ne de Sırbistan olacak. Adıyla sanıyla ABD ile karşılaşacağız. Benim bir bakıma her ne kadar ihtimal vermesem de hayallerim gerçekleşmiş oldu. Turnuva başından beri hatta daha maçlar bile başlamadan ABD ile final oynayacağımızı düşünüyordum. Ne mutlu bana ki bu dileğim gerçek oldu. Oldu olmasına ama kadrosunda her maç 30 sayıdan az atmayan Kevin Durant'i barındıran bir takım açıkçası ciddi olarak beni kaygılandırıyor. Karşılaşacağımız bu ABD takımında TV'den hayranlıkla izlediğimiz yıldızlar olmasa bile yine de gerek bireysel yetenek gerekse de takım olma olgusu açısından bizden üstün bir rakip olduğu bir gerçek.

Turnuva başından beri gösterdiğimiz yüksek konsantrasyon ve de adanmışlık duygusu bu maçta ne kadar işimize yarar ve bizi bu maçta nerelere getirir hep beraber izleyip göreceğiz. Bu milli takım hakkında söylenebilecek son söz de hem 2002 Dünya Kupası 3.sü hem de EURO 2008 3.sü Milli takımlarımızdan çok daha iyi oldukları. En önemlisi tam bir takım gibiler ve ilk defa egoların çatışması yaşanmıyor çünkü egolar bu turnuva boyunca naftalinlenip dolaba kaldırılmış durumda.

1 yorum:

  1. Ali,bence dogru bir analiz yapmıssın,seni kutlarım.Gercekten Tanjevic yönetimindeki bu takım bütün oyuncularıyla övgüyü hakediyor.
    Bu dünya şampiyonasında gögsümüzü kabarttılar ve Türk halkına basketbolu sevdirdiler diye düsünüyorum.

    YanıtlaSil