20 Eylül 2010 Pazartesi

Guti varsa sorun yok

Spor Toto Süper Lig 2010/2011 Sezonu 

5.Hafta

19 Eylül 2010 20:00

Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadyumu

Fenerbahçe:1 BEŞİKTAŞ:1

Fenerbahçe-Beşiktaş derbisinden açıkçası bir futbol sever olarak beklentim büyüktü. Ama dürüst olmak gerekirse benim için dağ fare doğurdu. Her ne kadar maçta her iki taraf içinde çok fazla pozisyon yaşansa da bence futbol kalitesi bir derbi maça yakışacak seviyede değildi. Sahada oynanan oyuna bakınca da bence de maçın hakkı beraberlikti. Maç öncesinde iki takımın da yapmış olduğu savunma hatalarından ötürü bol gollü bir maç olacağını ve beraberliğin bu maçtan çıkacak bir sonuç olmadığını düşünüyordum. Ama hem Fenerbahçeli hem de Beşiktaşlı hücum oyuncuları her türlü pozisyonda gol kaçırma yarışına girince bu beklentim gerçekleşmedi. İki tarafta birbirine üstünlük kurmada yetersiz kaldı.

Maça aslında Beşiktaş ayağa pas yaparak ve sahaya iyi yayılarak kontrollü başladı. İlk dakikalarda da oyunu kontrolünde tuttu ve istediği gibi yönlendirdi. Ancak dakikalar ilerledikçe Beşiktaş'a oranla fiziki olarak daha fazla dinlenmiş olarak bu maça çıkan Fenerbahçe, sazı eline aldı ve taraftarının da desteğini arkasına alarak oyuna hükmetmeye başladı. Bunun sonucunda da 26.dakikada Mamadou Niang'ın ayağından kazanılan gol dışında da bir sürü pozisyon üretildi ama son vuruşlarda inanılmaz bir beceriksizlik sergilendi. Hele Alex'in kaçırdığı bir pozisyon vardı ki bu dakikada 2-0 olsa maç orada biterdi ve 2.yarıda fark daha da açılabilirdi. Ama Brezilyalı oyuncu gerek fiziki gerekse de moral motivasyon olarak çok kötü durumda olduğu ve bence artık Fenerbahçe'yi kafasında bitirdiği için çok etkisiz bir vuruşla topu kaleci Cenk Gönen'e teslim etti. Hakem Cüneyt Çakır'ın 7 dakika eklediği ilk yarı Fenerbahçe'nin gol ile sonuçlanmayan bir kaç atağıyla daha son buldu. 

2.yarıya 1-0'lık skorun altından kalkmak için daha derli toplu ve atak başlayan Beşiktaş rakip kalede etkili olmaya ve üst üste pozisyonlar geliştirmeye başladı. Beşiktaş, Fenerbahçe yarı sahasına yerleşmiş ve maç artık Fenerbahçe yarı sahasında oynanmaya başlamıştı. Ancak, kurulan bu baskı bir türlü istenen golü getirmiyordu. Bunun yanı sıra Beşiktaş'ın çok önde oynamaya başlamasından ötürü savunma da büyük boşluklar bırakılıyor ve adam paylaşımı yeteri kadar iyi yapılamıyordu. Fenerbahçe de bu ortamdan faydalanarak süratli hücum oyuncuları ile ortadan ve kanatlardan etkili bindirmeler yaparak atak üstüne atak gerçekleştirerek Beşiktaş kalesinde gol arıyordu. Ancak gerek kaleci Cenk Gönen'in yerinde müdahaleleri gerekse de Beşiktaşlı savunma oyuncularının cansiparane mücadelesi sonucunda Fenerbahçe çok arzuladığı 2.gole bir türlü ulaşamıyordu.

Fenerbahçe için maçın dönüm noktası Beşiktaş'ı en çok zorlayan oyunculardan biri olan Issiar Dia'nın kaleci ile karşı karşıyayken kaçırdığı pozisyon oldu. Bu pozisyon sonucunda skor 2-0 olsa Beşiktaş için her şey o dakikada bitmiş olacaktı. Ancak bu pozisyon kaçtıktan sonra 85.dakikada Beşiktaş'ın futbol profesörü Guti, Fenerbahçe'nin belalısı Bobo'ya ölçerek, biçerek öyle güzel bir ara pas attı ki kaleci Volkan'ın penaltı yapmaktan başka şansı kalmadı. Bu pozisyon sonrasında ufak bir ''deja vu'' yaşadım ve aklıma geçen sezon Bilica'nın çok sportmence (!) bir hareketle penaltı noktasını eşeledikten sonra Bobo'nun kaçırdığı penaltı pozisyonu geldi. ''Acaba yine mi kaçacak?'' diye düşünürken topun başına geçen Guti, klasına yakışır bir şekilde kullanmamış olsa da penaltı atışını gole çevirince hem deplasmanda 1 puan cebe konmuş hem de ''Yenemiyorsan, yenilme'' hedefine ulaşılmış oldu. Kaybedilen 2 puana rağmen uzun bir aradan sonra Kadıköy'den 1 puanla ayrılmak Beşiktaş'ı tatmin ediyordu. Bunun nedeni de Beşiktaş, bu maça mutlak favori olarak çıkmış ancak favoriye yakışan bir futbol sergileyememişti. Ayrıca, bu sonuçla Fenerbahçe'nin alacağı bir galibiyet ile rüzgarı arkasına almasına da olanak tanınmamış oluyordu.
 
Bu zorlu 90 dakika da Beşiktaş için dönüm noktası olan pozisyon da Ricardo Quaresma'nın volesi ile başlayan Bobo'nun plasesi ile devam eden ve kaleci Volkan'ın yerdeyken yaptığı kurtarışla son bulan üst üste vuruşlardan gol çıkmamasıydı. Bu pozisyon eğer gol olsa ilerleyen dakikalarda Beşiktaş, bir gol daha bulabilir ve sahadan 3 puanla ayrılan taraf olabilirdi.

Hakem Cüneyt Çakır'a da değinmek istiyorum. Bu hakem arkadaş nasıl şu anda Türkiye'nin en formda hakemi bu maçı izledikten sonra anlayabilmiş değilim. Daha ilk dakikalar oynanırken maçın kontrolünü kaybetti ve tekrardan kontrolü kazanmak için gereksiz kartlara başvurdu. Bunun sonucunda da bariz kart gerektiren pozisyonları ya devam ettirdi ya da sözlü uyarı yapmakla yetindi. Sadece bununla da kalmadı çok açık faul olan pozisyonlarda ''Müdahale topa'' deyip izleyen herkesi kendine güldürdü. Ayrıca, kendisine yapılan itirazlara da özellikle Emre Belözoğlu'nun hiç durmayan çenesine ve saygısızca davranışlarına karşı çok pasif bir tavır sergiledi. Cüneyt Çakır'ın yardımcılarıyla olan uyumsuzluğu da göze çarptı. Ben şimdi MHK'nin yerinde olsam bu sözde en formda hakeme amatör kümede bile maç vermem ve uzunca bir süre dinlendiririm. Cüneyt Çakır'ın yerinde olsam da kendisine verilmiş olan FIFA kokartını hemen iade ederim. Zira, bu çapta bir kokartı taşımaya hiç ama hiç layık değil. Benim böyle bir hakem performansına verilecek notum sadece 10 üzerinden 3 olabilir. 

1 yorum:

  1. Özellikle, hakem hakkındaki yorumunu beğendim.Bence bu kadar tutukluk ve insiyatifsizlik 3 bile etmez..

    YanıtlaSil